Av. Haluk PEKŞEN
Trabzon Milletvekili
CHP’li Pekşen, “OHAL kapsamında çıkarılan 696 sayılı KHK ile yapılan bu düzenlemeyle Türk hukuk tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir hukuksuzluğa imza atılmıştır. Buna göre TCK’da suç sayılan eylemlerin siviller tarafından işlenmesi halinde cezalandırılmayacakları düzenlenmektedir. Hukuk herkes için eşit şekilde uygulanır. KHK’larla birileri için ayrı bir hukuk oluşturulamaz.” dedi.
CHP Trabzon Milletvekili Avukat Haluk Pekşen 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı iptal başvurusu hakkında basın açıklaması yaptı.
AKP’nin bu KHK ile açıkça vatandaşları suç işlemeye teşvik ettiğini ve suç işleme ayrıcalığı tanıdığını belirterek sert tepki gösteren Pekşen, “Bu durum KHK ile tanınan çok geniş yetkilerin kötüye kullanılmasına yol açacak, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde öngörülen askıya alınamayacak hak ve özgürlükler ihlal edilecek, OHAL rejimi sona erdikten sonra da cezasızlık devam edecek ve hiçbir şekilde sorumlu tutulmayacaklardır.” dedi.
696 sayılı KHK’nın 121. maddesi ile ekleme yapılan 6755 sayılı OHAL tedbirlerinin yasasının 37. Maddesinin, “15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.” şeklinde düzenlendiğini hatırlatan Pekşen, “OHAL kapsamında yapılan bu düzenleme toplumda ve kamuoyunda büyük bir infial yaratmış, Türk hukuk tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir hukuksuzluğa imza atılmıştır. Buna göre TCK’da suç sayılan eylemlerin siviller tarafından işlenmesi halinde cezalandırılmayacakları düzenlenmektedir.” ifadelerini kullandı.
696 sayılı KHK ile gerçekleştirilen düzenlemenin, sadece geçmişteki darbe girişimiyle sınırlı olmayıp, KHK hükmünde yer alan “bunların devamı niteliğindeki eylemler” ifadesi ile son derece belirsiz, öngörülebilir olmayan, her yana çekilebilecek bir ifadenin tercih edildiğinin altını çizen Pekşen şunları söyledi: “Son derece ürkütücü ve hukuk adına asla kabul edilemez bu düzenleme ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yaşayan vatandaş veya yabancı milletten her kesimin can güvenliği büyük tehlike altındadır. Bu KHK hükmü doğrultusunda ortaya çıkabilecek tehlikeler son derece ciddi boyuttadır. Örneğin ülkemizde yaşayan bir kısım vatandaş, kendi görüşlerine göre bir darbe girişimi ya da bir terör eylemi olduğunu düşünüyorsa, bu karşı tarafın yaşamına son vermek için yeterli bir nedendir. Yine aynı şekilde; bir kişi, kendisiyle aynı görüşte olmayan bir başka kişi veya grubun düzenlediği bir yürüyüşe veya etkinliğe katılanların üstüne ateş edebilir, birçok kişinin yaşamına son verebilir ve bundan dolayı da hiçbir ceza almaz. Bu itibarla 696 sayılı KHK hukuk devletini ortadan kaldıran, toplumu ilkel bir anarşi durumuna sürükleme yolunda atılmış dehşet verici son derece vahim bir adımdır. 696 KHK ile herkesin herkesle savaş içinde olduğu, bireylerin cezalandırma yetkisine sahip bulunduğu ilkel anarşi dönemine geri dönülmektedir. Bu KHK ile kimin hangi eylemi, darbenin devamı ya da terör eylemi olarak göreceği belli olmayıp, herkes herkesi öldürebilir ve cezasız kalabilir. Böyle bir anarşi ortamının doğuracağı sonuçlar kestirilemez.”
Pekşen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesi ‘Yaşama Hakkı’, 5. maddesi ‘Özgürlük ve Güvenlik Hakkı’, 6. maddesi ‘Adil Yargılanma Hakkı’ ve 13. maddesi ‘Etkili Başvuru Hakkı’ maddelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle 696 sayılı KHK’nın iptal edilmesi için Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.